ATA-2'de, değerini bugün çok daha iyi anladığımız, kaybetmekte olduğumuz komşuluk ilişkileri üzerine, bir yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Gözlemlediğim kadarı ile komşuluk ilişkileri yavaş yavaş ölmekte, insanlar birbirlerine karşı yabancılaşmakta, artık aynı apartmanda oturan insanlar bile neredeyse birbirlerini tanımamaktadır.
ATA-2’de yapılması gereken işler ve çözülmesi gereken pek çok yasal ve mekansal problem var elbet. Yönetim olarak bunları bir bir çözüme kavuşturmak için uğraşıyor ve epey de yol alıyoruz. Ancak 10 bin civarında kişinin yaşadığı böylesi bir yerde gündelik yaşamı da es geçmiyoruz. Eğer burada hep beraber ortak değerler ile ördüğümüz, özlemi duyulan mahalle tadında atmosfer yaratamazsak, bir şeylerin eksik kalacağını düşünüyorum.
Aynı apartmanda oturup, daha henüz isimlerini bile bilmedikleri komşulara sahip oldu insanlar. Şimdi yanındaki, altındaki ya da üstündeki komşularını tanımadan, onlara en acil durumlarda yardım için nasıl başvurabileceklerini düşünür oldular. İnsan, hemen her an sıkıntı ve problemlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Bu sorunlar, çoğu zaman kişisel gayret, imkân ve yeteneklerle aşılamayabilir. İşte bu noktada, farklı imkân ve yetenekleri bir arada barındıran topluma olan ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. Ailemiz ve akrabalarımızdan sonra problemlerimizin çözümünde yardımına başvurabileceğimiz en yakın dostlarımız, şüphesiz komşularımızdır.
Acil ihtiyaç anında, ailemizden önce yardımını istediğimiz can dostlarımızdır, komşularımız. Geç saatte de olsa, ani bir sorunumuz oluştuğunda, bir hastalık anında, acil bir durumda bize ilk el veren komşularımızdır. Hayat şartları insanları bir arada yaşamaya zorunlu kılmıştır. Bir arada yaşama, sosyal hayatı, sosyal hayat da karşılıklı olarak yardımlaşmayı beraberinde getirmiştir.
Günümüzde hızlı şehirleşmenin, şehir yapılaşmasının, hızlı yaşamın, trafiğin, değişen günlük yaşam, komşuluk ilişkilerini olumsuz etkilediği tartışılmaz bir gerçektir. Ne yazık ki son yıllarda, komşuluk ilişkileri, geçim derdi, vakit darlığı, toplumsal yozlaşma, güvensizlik ve çekememe gibi nedenlerle zayıflamaktadır. Özellikle büyük şehirlerde aynı apartmanda oturan bazı aileler birbirlerini tanımamakta, hatta apartmanlarda yaşayanlar yardımlaşma, görüşme ve dayanışma bir yana, birbirlerine selam vermez oldular. İnsanlar televizyon gibi aletler nedeniyle dizilere gömülmekte ve birbiriyle iletişimden uzak kalmaktadır. İnternet üzerinden gerçekleştirilen sohbetler ön plana çıkmakta, aile içi sohbetleri yapamaz olmuşlardır.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanlar da teknolojiye ayak uydurmakta ve bir yerde bir araya geldiklerinde eski komşuluklar, akrabalık ilişkileri ne yazık ki varlığını koruyamamaktadır. Bu eski değerleri korumaya çalışmak hepimizin görevidir. Teknoloji gelişmiş olsa da internet üzerinden kurulan arkadaşlıklar yerine bizzat görüştüğümüz arkadaşlara önem vermek daha doğru ve yerinde bir davranıştır.
Akrabalar ve komşular zaman zaman ziyaret edilmeli ve bu değerlerimize sahip çıkılmalıdır. Kültürümüze ve birbirimize en önemli borçlarımızdan birisi de budur. İnsanların en çok sıkıldığı yerler komşuluk ilişkisinin olmadığı yerlerdir. Birbirine bir günaydın bile demeyen komşular, aralarına farkında olmadan bir duvar örerler. Komşularımız ile güzel ilişki içerisine girmek için onlara en başta bizim değer vermemiz gerekir. Günümüzdeki şehir hayatının getirdiği site ve apartman gibi birçok ailenin beraber yaşadığı mekanlarda aidatların eksiksiz ve zamanında ödenmesi, ortak kullanım alanlarının kirletilmemesi, televizyon ve müzik aletlerinin sesinin fazla açılmaması vb. de komşuluk hakkı ve ilişkileri açısından dikkat edilmesi gereken hususlardandır.
İçinde yaşadığımız modern dünya ve çağdaş yaşam tarzı, her ne kadar komşuluk ilişkilerindeki eski canlılığın kaybolmasına sebep olmuşsa da sözünü ettiğimiz sebeplerden dolayı, komşuluk ilişkilerine eski canlılığını yeniden kazandırmalıyız . Komşuluk ilişkilerimizi gözden geçirme vaktidir. İnsanlığın yalnızlığına karşı bir çözüm olarak her yıl 3 Temmuz da Dünya Komşular Günü kutlanmaktadır. Önemli olan ‘‘Komşuluğu Gerçekten Yaşamaktır’’ Dünya Komşular Günü tabii ki kutlanmalı ama önce her birimiz bu günü aklımızda, gönlümüzde, günlük yaşamda içimize sindirerek uygulamaya başlamalıyız.
Her günümüzü komşuluk günü gibi yaşamalıyız. Örf ve adetlerimiz gereği, iyi komşuluk ilişkileri gereği, komşumun benim üzerimdeki hakları nelerdir, ne yapılmalı?
• Komşu hastalandığında ziyaret etmek.
• Darda kaldığında yardımına koşmak.
• Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, bunu içtenlikle paylaşmak.
• Cenazesinde bulunmak.
• Aç ise açlığını paylaşmak.
• Çocuklarını okutamıyorsa, el verdiğince okumalarına yardımcı olmak
• Nişan, düğün gibi özel günlerinde manen ve varsa maddeten yardımcı olmak. Sizlere iyi komşular ve iyi komşuluk ilişkileri diliyorum
AHMET GÜLAYDIN